ZAMANLA AKMAK
Ruhsal yolculuk, zaman ve mekan üzerinden yapılan bir yolculuktur; varış noktası zamanın ve mekanın olmadığı yerdir. Bu yolculuğu zaman ve mekan üzerinden yapmak için önce zaman ve ona bağlı olarak mekanın her an değişerek bir akış içinde olduğunu bilmek, kabul etmek gerekir. Ruhsal yolculuk zamanla akabilmeyi gerektiriyor.
Zamanla nasıl akarız? Bu bir farkındalık, bir şuur işidir. Bu farkındalığın önündeki engel zihnimiz, zihnimizin biz de yarattığı iç alemdir. İç alem duyguların ve zıt isteklerin çatıştığı, kırgınlıklar, öfkeler, bağışlamazlıklar ve duygusal çıkarların hüküm sürdüğü bir alemdir. Zaman zaman kendimizin bile tanıyamadığı, ortaya dökülmesini istemediğimiz, ama “bir farklı zaman”da istemesek de ortaya dökülecek ve utançla yüzümüzü yere eğmemize neden olacak olan o “iç alemimiz”den kurtulmadıkça gerçek zamanı takip edemeyiz; ruhsal konulu bir kitabı okusak da, ruhsal konulu bir sohbete katılsak da bunlardan yararlanamayız. Çünkü iç alemimiz nedeniyle gerçek anlamıyla orada bulunamıyoruz ve zamanın enerjisinden yararlanamıyoruz.
İç alemimizden kurtulmak radikal bir operasyon kararı ile bir gecede gerçekleşmiyor. Çünkü doğruya tutunmadan, yanlışı bırakmak mümkün olmuyor.
Ancak, bu engelimizin farkına vararak, ruhsal konulu bir sohbette veya ruhsal konulu bir kitabı okurken zihnin kontrolüyle konuya odaklanma gayreti sonucu oluşan ince düşüncelerle sezgilerle yükselen şuurun sağladığı enerji, gerçekte, zamanda bulunmak, zamanla birlikte akmaktır ki, buna zaman enerjisi de diyebiliriz. Bu enerji bizi iç alemimizden uzaklaştırır. Bu enerji tutunduğumuz kadar güçlenecektir. Bu enerjiyi asla bırakmadığımız takdirde görürüz ki, o “iç alemi” dediğimiz şey mücadeleye, bir takım kararlara gerek olmadan kaybolmuş gitmiş, onun yerine akan zamanın huzurlu, mutlu, yüksek alemi geçmiş.
10.12.2008

|